Gani Hocamız da bizi kırmayarak HEMŞEHRİ ailesine katıldı. Bundan sonra yazıları ile aramızda olacak. Kendisine hoş geldin diyor ve ilk yazısı ile sizleri başbaşa bırakıyoruz.
Bürokrasinin ağar işleyişi ve bürokratların anlamsız öz güvenleri bir dönem halkın canına yetmişti. Kurumlara gittiğinizde yüzünüze bakmayan memurlar, yüzünüze bakmak zorunda kalınca '' mahkeme duvarı '' tabirini size orada canlı yaşatan bürokratlar olmazsa olmazdı.
İnsanlar resmi kurumlarda işi olacak da oraya gitme mecburiyetinde kalacak diye neredeyse kabus görürdü.
 ---------------
Bürokrasinin ağar işleyişi ve bürokratların anlamsız öz güvenleri bir dönem halkın canına yetmişti. Kurumlara gittiğinizde yüzünüze bakmayan memurlar, yüzünüze bakmak zorunda kalınca '' mahkeme duvarı '' tabirini size orada canlı yaşatan bürokratlar olmazsa olmazdı.
İnsanlar resmi kurumlarda işi olacak da oraya gitme mecburiyetinde kalacak diye neredeyse kabus görürdü.
             Karşılaştığınız bu  tutumun dışında sorununuza da çözüm bulabilmeniz o kadar kolay değildi.  '' Bu iş olmuyor '' ya da '' evrak eksik '' cevabı, en sık  karşılaştığınız yanıttı. En iyi ihtimalle '' bugün git,  yarın gel '' denebilirdi.
             Tabi o dönem  kurumlarda bilgisayar üzerinde kurulu bir sistem yoktu. Bizler de  vatandaş olarak yasaların neye olur neye olmaz dediğini pek de  bilmezdik. Bu denli, her yasa ve kanun parmaklarımızın ucunda  değildi. 
            Peki günümüze  bakacak olursak, şimdi bu kurumlar ne durumda? İşin tuhafı, görüyorum ki  artık bürokrasiden vatandaş yerine siyasiler şikayet ediyor. Her  olmayan işin sorumlusu bürokrat olmuş. Bürokrasinin ağar  işleyen yanı olmuş. 
            Vatandaşa temas eden  mühim hizmetlerin odağında olan Belediye, halk nezdinde en rahat  eleştiriyi alan kurum. Tabi her seçimde siyasilerin vaatleri hizmet  beklentisini arttırıp karşılığı görünmeyince, eleştiriyi  de hak etmiyor değil. Ama görüyorum ki, bu dönemde eleştiri alan siyasi  idareciler çalışan bürokratlardan şikayetçi oluyorlar. Sanki işin  başında kendileri yokmuş ve kontrol sorumluluğu içinde olan onlar  değilmiş gibi.
           Tabi sadece Belediye  ile sınırlı değil şikayet edilen kurum ve bürokratları. Siyasilerin  neredeyse kapıcısına bile müdahale edip kadrolaştırdığı bu kurumlar ve  işi onlara göre yavaşlatan bürokratlar sizce kimin  eseri? Memurlar kanununu hiçe sayarak Parti temsilcilerine brifing bile  veren bürokratlarımız varken, sizce bu durumdan brifing alan  siyasilerin şikayetçi olma hakkı var mı?
         Üstelik bu kurumlara  gitmek ve işinizin çözümünü bulmak bana göre artık daha kolay. Çünkü  birilerinin referansı ile oralara gelen bürokratlar, yine onların  selamını götürürseniz işinizi kısa sürede çözme garantilidir.  Maalesef son durum böyle.
         Yine de siyasilerin  şikayetçi olmasının sebebi nedir bu vaziyette? Aslında sorun çok açık  ortada. Bürokratlar seçilirken, siyasi görüşünün ve kimin adamı  olacağının kontrolü yapılmaktan ziyade bürokrasiye ne  derece hakim olduğu ve konusundaki tecrübe ile başarılarının kontrolü  yapılmalı. İşini hakkıyla yapacak bürokratlar aslında sorunun değil,  çözümün mimarı olacaklardır. Halk cephesinde ise iyi hizmetin tek sebebi  vardır. Onu bunu bilmez, devlet iyi çalışıyordur  ona göre.
         Rahmetli Özal gibi '' işini bilen '' demiyorum. İşine hakim ve  yasalar çerçevesinde imkanları hizmet için zorlayan bürokratlar olsun  diyorum. 
      Selamlar.. 
 

